14 Ağustos 2009 Cuma

ARI KIŞLATMA ARAŞTIRMALARI

Furgala’nın (1997) bildirdigine göre, kış kayıplarının oranı ortalama % 15
1.2.3. Kışın Koloni Ölümleri ve Nedenleri
http://193.140.255.11/tezvt/tez.htm
dolayındadır. Kışı kötü durumda atlatan kolonilerin verim kaybının mali degeri,
büyük ihtimalle kışın veya erken ilkbaharda kaybedilen kolonilerin mali degerinin
üzerindedir. Yazar tarafından yapılan arastırmada kayıpların oranı % 20 – 25 olarak
bulunmustur.
Dewey (1999) dogru arıcılık uygulamaları ile yapılan basarılı bir kıslatmada
kayıpların % 10’dan daha az olması gerektigini, kıslatılan koloni büyüklügünün
önemli oldugunu, skoçya’da yapılan bir denemede 18000 arılı bir kolonide arı
ölümleri koloninin % 35’i oranında iken, 4500 arılı bir koloninin arı kaybının % 85
oldugunu bildirmektedir.
Prost’a (1994) göre, kıslatmada kovan içi havalandırmanın yetersiz olması
peteklerde, yan yüzeylerde ve taban tahtasında küf gelisimine neden olmaktadır. Bu
durum kıs sonlarında baslayan kuluçka faaliyetini olumsuz etkilemektedir. Prost,
Canteneur’un yürüttüğü bir arastırmada, kış kayıplarının % 10 – 50 arasında
değiştiğini,
kayıpların sebeplerinin azalan önem derecesiyle,
1. Yetersiz besin stoku,
2. Kolonilerin zayıflıgı,
3. Kötü konumlanmış, nemli kovanlar, fare ve diger kış zararlıları,
4. Hastalıklar: Nosemosis, Akarisis

 olarak sıralandığını belirtmektedir.
Pedersen ve ark. (1995, 1996) Kanada’da 1988 – 1995 arasında yaptıkları
denemelerde, açıkta kıslatmayı içerde kıslatmaya, açıkta tek katlı kovanlarda
kıslatmayı açıkta iki katlı ve üç katlı paket kovanlarda kıslatmaya göre daha basarılı
bulmus; kayıplar % 8 – 22 aralıgında meydana gelmistir. Kıslatılan tek katlı 542
kolonide ölüm oranı % 8 iken, 66 adet iki katlı olarak kıslatılan kolonilerden 16
adedi ölmüs, kayıp oranı % 25’e yaklasmıstır. 1994 kısında Mart ayına kadar

tamamen kar altında gömülü kalan 40 koloniden sadece bir kayıp verildigi
bildirilmektedir.
Sugden ve ark. (1988) Minnesota’da uygulanan hafif izolasyonla kıslatma ve
Kanada’da yaygın olan sıkı izolasyonlu 4’lü paket yönteminin 2 ve 3 katlı
kovanlardaki kıslatma performanslarını karsılastırmıs ve en iyi sonucun 3 katlı hafif
izolasyonlu deneme grubundan elde edildigini bildirmistir.
Dodologlu ve ark. (2004) ahsap ve strafor kovanları karsılastırdıkları bir
arastırmada, denemeye alınan ahsap kovanlarda koloni kayıp oranı % 14, strafor
kovanlarda % 33 olarak geçeklesmis; ahsap kovanlarda % 37, strafor kovanlarda %
47 populasyon kaybı meydana gelmiştir.
Erzurum kosullarında en uygun kıslatma yönteminin saptanması amacıyla
yapılan bir arastırmada, izolesiz olarak açıkta kışlatılan kolonilerin çogu (% 72,7)
kısın ölmüs; yasayabilenlerde ise ahsap kovanlar için % 45,52, strafor kovanlar için
% 64,82 oranında populasyon kaybı olmustur (Genç ve Kaftanoglu, 1993).
Eckert ve Shaw’ın (1960) bildirdigine göre, Kanada’da 1921 – 1926 arasında
açıkta ve mahzende kıslatılan 395 koloninin karsılastırılmasında; açıkta kıslatılan
koloniler mahzende kıslatılanlara göre daha iyi sonuçlar vermis, açıkta kıslatılan
koloniler aynı yıl kovan basına ortalama 11 kg daha çok bal üretmislerdir. New York
eyaletinde 75000 koloninin söndügü çok sert geçen 1939 – 1940 kısında ise
incelenen 2049 koloniden sıkı izolasyon uygulananlarda ölüm oranı % 2,8, zayıf
izolasyon uygulananlarda % 62,9, izolasyon uygulanmayanlarda % 50,8 olmustur.
Yazarlara göre, kısın kovan tabanında giristen görülebilecek sekilde buz olusumunun
sebebi, kovan üst bölümlerinde yogunlasarak donan su buharının eriyerek tabanda
birikmesidir. Bu damlaların arıların üzerine düsmesi halinde arılar için oldukça
rahatsızlık yaratmaktadır.
27
Owens (1971) A.B.D. Wisconsin’de 5 yıl süren, 1200000 sıcaklık verisi
kaydettigi arastırmasında, salkımın kovan merkezinin güney batı yönünde
konumlanmayı tercih ettigini, bunun günesin ısıtıcı etkisini isaret ettigini, güçlü
kolonilerin zayıf olanlara göre salkımın büyüklügünü ve pozisyonunu daha çok
degistirdiklerini tespit etmistir. Uzun süre sıfırın altında sıcaklıklara maruz kalan kıs
salkımının giderek güç kaybettigini, yıpranmanın polen eksikligi ile agırlastıgını, bu
sürecin izole edilen kolonilerde edilmeyenlere göre daha yavas ilerledigini
bildirmektedir.
Khalifman (1953) eski Sovyetler Birliginde kıs salkımında izolasyondan
sorumlu dıs katmanın ısı yalıtımındaki etkinligini ortaya koymak için yapılan bir
arastırmada, açıkta kıslatılan birkaç kovanın ön cephesi dısındaki yüzeylerinin yerine
kafes tel takıldıgını bildirmektedir. Koloniler Kasım ayından itibaren rüzgârdan
korumalı bir yerde açıkta bırakılmıstır. Bölgede Ocak ve Subat aylarında en düsük
sıcaklık sırasıyla –30 ve –20 oC olarak kaydedilmistir. Bu denemede, olusturdugu
salkım dısında hiçbir koruması olmayan koloniler kısı atlatmıslar, baharda zayıf
düsmelerine ragmen sonbaharda gelecek kısa yetecek miktarda bal stoku yapmayı
basarmıslardır.
Johansson ve Johansson’a (1978) göre, bal arılarının kıslatılmalarında yapılan
düzenlemelerin çogu insanın kendi rahatı ile ilgili tercihlerinden esinlenmistir. Kuzey
Avrupa’da arıcılar geleneksel olarak kovanlarını arı evlerinde ya da bir takım
yalıtkan dıs kaplamalar yaparak açıkta kıslatmaktadır. Arıların bu sekilde, yetersiz
havalandırma sartlarında ısı yalıtımı için yalıtkanlarla kaplanması yerine, ngiltere’de
yalıtım yapılmadan, daha fazla iç hacim, bal ve polen stoku ile açıkta kıslatma
benimsenmistir. A.B.D’de bir zamanlar dört kovan bir arada, dısta kalan yüzeyler
kaplanarak kıslatma tercih edilmekteydi. Son zamanlarda çift katlı malzemeden
kovan yapılması, asırı yalıtım ve sarmalama yapılması ve içerde kıslatma
uygulamaları ragbet görmemektedir. Isı yalıtımı kovanda önemli sorunlara yol
açabilmektedir. Günesli fakat soguk bir günde, siyah renkli malzemeyle kaplanmıs
bir kovanda, kovan içi sıcaklıgın günesin etkisiyle yükselmesi sonucu bazı arılar
kovan dısına çıkmakta ve soguktan hareketsiz kalarak ölmektedirler. Sıkı yalıtım
uygulanmıs kovanlar ise sıcaklık degisimlerini kovan içine 6 – 8 saat gecikme ile
ilettiginden bazen sıcak günlerde sıcaklık yükselisi kovan içinde hissedilinceye kadar
28
hava yeniden sogumakta, arılar için çok önemli olan dıskılama uçusu fırsatı
kaçırılmıs olmaktadır. Kesintisiz soguk havanın hüküm sürdügü, soguk hava
nedeniyle kovan dısına çıkamadıkları dönemde arılar kovan içine dıskı
yapmaktadırlar. Dıskıda bulunan hastalık etmeni mikroorganizmaların enfeksiyona
neden olmaları ilkbahar kayıplarını artırmaktadır. Kovan içinde bagıl nemin artması,
uzaklastırılamayan nemin soguk yüzeylere çarparak yogunlasması kovan içi sartların
daha da agırlasmasında etkili olmaktadır.
Wedmore (1976) kıslatmada kovanların en hassas yerinin tavan oldugunu,
kovan içinde olusan nemin kapakta yogunlastıgını, yogunlasan nemin arılar için çok
zararlı oldugunu belirterek; kapak ile iç örtü arasında mutlaka bosluk bırakılmasını,
yukarıdan havalandırma ile bu nemin uzaklastırılmasını önermektedir. Wedmore’a
göre kovanlara iyi yalıtım uygulayarak kısın soguk havada içerideki ısının
korunacagı, yazın da dısarıdaki ısının kovana geçisinin önlenecegi düsünülerek çok
önemli bir husus gözden kaçırılmaktadır. Kısın kovana çarpan günes ısınlarının
uyarıcı etkisi kuluçka faaliyetini baslatmaktadır. zole edilmeyen kovanlarda günesin
etkisiyle baslayan erken kuluçka faaliyeti yalıtım uygulanmayan kovanlardaki
yüksek besin tüketimini fazlasıyla telafi etmektedir. Bal arıları çok agır kıs kosulları
altında, uygun yer seçimi ve rutubetin önlenmesi kaydıyla basarıyla açıkta
kıslatılabilmektedir. Ancak yeterli havalandırılmayan kovanlarda uzun süren soguk
dönemlerden sonra arı ölümleri ve koloni kayıpları artmaktadır.
Gojmerac (1980) bal arılarının kıs salkımında yüzeyden radyasyonla
kaybedilen miktarda ısıyı, balı metabolize ederek saglamaya devam ettiklerini
belirtmektedir. Her 1197 g bal tüketildiginde kovan içinde 1 litre su açıga
çıkmaktadır. Yılın diger dönemlerinde su buharının kovandan atılması bir sorun
olmazken, kısın kovan içindeki soguk yüzeylere çarparak yogunlasır ve donar.
Sıcaklıklar yükseldikçe bu buzlar erir ve salkımın üzerine damlar. Güçlü bir koloni
böyle bir durumda canlı kalabilirken, zayıf bir koloni için bu ölümcül olabilir.
Gojmerac’a göre nemin uzaklastırılması için havalandırma yapılırsa ısı kaybının ve
bal tüketiminin artacagı görüsünün geçerli olmadıgı yapılan ölçümlerle
kanıtlanmıstır. Kıslatılan kovanın güney yönündeki üst kenar ortasında 2,54 cm
çapında bir havalandırma deligi açılarak, yada kapakta yalıtım uygulanıp iç örtü ile
29
kapak arasındaki bosluga nem tutan malzeme yerlestirilerek içerideki nemin arıları
etkilemesi önlenmelidir.
Morse (1990,1994) bal arılarının kıslama gücü üzerinde yapılan arastırmaların
sıkı kıs yalıtımının yararlı olmadıgını ortaya çıkardıgını belirterek, yalıtım
yapılacaksa plastik malzemeden kaçınılmasını, kısmen havayı geçirme özelligi
bulunan suya dayanıklı siyah kagıt kullanılmasını önermektedir. Metabolik su, seker
ve yag gibi organik maddelerin oksidasyonu ile ortaya çıkmaktadır. Bu su kovan
içinde asırı miktarda yogunlasır, kovan içini, peteklerin yüzeylerini ve arıları ıslatırsa
koloninin ölümüne neden olabilir. Morse’a göre basarılı bir kıslatma yapıldıgının
söylenebilmesi için kıs salkımının kovanda bal bulunan yerlere dogru hareket
edebilmesi ve arıların dıskılama uçusuna çıkmalarını kolaylastıran önlemlerin
alınması gerekmektedir. Yalıtımın etkinligi en iyi ilkbahar incelemesi ile görülebilir.
Bu incelemede kovanların içi kuru olmalıdır.
Mace’e (1976) göre, kıs kayıpları kovandaki yetersiz havalandırmaya baglı
olabilmektedir. Rutubetli, kötü havalandırılan kovanlarda olusan nemin bal
tarafından emilecegi, bu balın tüketilmesinin de arılarda ishali tesvik edecegini
bildirmektedir. Arıların solunum yaparak meydana getirdikleri nemin hava akımıyla
uzaklastırılması için genis bir kovan giris açıklıgı bırakılmasını, içinden hava geçiren
bir üst örtü malzemesinin kullanılmasını, ahsap bir örtü tahtası kullanılacaksa
ortasında yeterli bir delik bulunmasını, kovan kapagının altında içerideki havanın
hareket etmesine olanak saglayacak bir boslugun bırakılmasını önermektedir.
Jaycox (1985) kıslatmadan önce bos ballıkların ve ana arı ızgarasının
alınmasını, eger bos peteklerin depolanabilecegi uygun bir yer yoksa ballıkların
kuluçkalıgın üstünde bırakılabilecegini, kovan içinin nemli olmasının ishali artıran
faktörlerden biri olabilecegini bildirmektedir. Jaycox’a (1985) göre, arı biyolojisi ve
arı yönetim metotları hakkında artan bilgi düzeyine ragmen, kıs ölümlerinin oranı
hala yüksektir. Koloni mevcudu çok güçlü ve çok zayıf kolonilerdeki kıs kayıpları
orta büyüklükteki kolonilere göre daha fazla olmaktadır.
Sammataro ve Avitabile (1998) kısın bal arılarının metabolik aktiviteleri
sonucu meydana gelen su buharının mutlaka uzaklasması gerektigini, soguk
mevsimde havalandırmanın en az sıcak mevsimde oldugu kadar önemli oldugunu
30
belirterek, kuluçkalıgın üstüne bos, kabartılmıs petekli veya içinde nem emici
malzeme olan bos ballık veya kovan konulmasını önermektedir.
Szabo (1988) Kanada Alberta’da havalandırma amacıyla kovanlarda açılan üst
havalandırma deligini gözlemledigi çalısmada, bos kovan içi bölümlerin ve salkımın
sıcaklıklarını kaydetmistir. Arıların bulunmadıgı taban tahtasına yakın bölümlerin
sıcaklıgı hava sıcaklıgından 1 – 5 oC derece daha yüksek bulunmustur. Dısarıdaki
hava sıcaklıgı –25 oC derece iken tabandaki sıcaklık –22 oC ölçülmüstür.
Scott (2004), arıcıların sonbahar bakımını tamamladıktan sonra havalar
ısınıncaya kadar bir daha kovan içi inceleme için kovanların açılmaması
uygulamasının hatalı oldugunu, soguk havalarda kovanın açılmasının arılara zarar
verip kıs salkımını bozmayacagını, sonbahar soguklarından sonra ve erken
ilkbahardaki soguk dönemlerden sonra rutubet kontrolü yapılarak gerekli önlemlerin
alınmasını önermektedir.
Szabo’ya (2004) göre, kıslatılan kovanlara üstten giris ve havalandırma deligi
(1 x 5 cm) açılması kıs kayıplarını azaltan ve kuluçka gelisimini tesvik eden bir
uygulamadır. Üstten delikli kovanlardaki koloniler kıs salkımında ısıl düzenleme,
dıskılama ve havalandırma hususlarında daha etkin davranabilmektedir.
Crane’in (1990) bildirdigine göre, Alaska Fairbanks’de kovanlar üste içlerine
cam yünü doldurulmus bos ballıklar konulduktan sonra ikili halde yalıtkanlarla
sarılarak kıslatılmıstır.
Oskay (2003) kısa giren kolonilerde bütün petekleri çıkararak arıların peteksiz
bir sekilde kıs salkımı olusturmalarını saglamıs, kuluçkalıkların dip tahtası çıkarılıp
yerine sinek teli takılmıstır. Sonbaharda bütün petekleri alınan kolonilere 3’er litre
surup ve 0,5’er kg polenli kek verilmistir. Oskay’a göre, dip tahtasının sinek teliyle
degistirilmesi havalandırma açısından önemlidir. Klasik kıslatma yönteminde kovan
içinde olusan karbondioksit ve nem koloninin sonunu hazırlayan iki etkendir.
Jeffree (1959) skoçya Aberdeen’de 153 adet muhtelif büyüklükteki (çok
küçük, büyük, iki veya üç koloninin birlestirilmesiyle elde edilen çok güçlü)
kolonilerle yapılan kıslatma denemesinde, çok küçük kolonilerin kıslatmada çok
dezavantajlı durumda olduklarını, salkımda 6,25 cm2 alanda kaybedilen ısının yerine
konması için 30’dan daha az sayıda arıya is düstügünü bildirmektedir. Jeffree’ye
(1959) göre, çok büyük koloniler yüzeyden kaybedilen ısının telafisi için salkım
31
merkezinde çok yüksek sıcaklıkların elde edilmesi gerekliligi yüzünden kötü
kıslamaktadır. Kıslatmada Kasım ayında optimum koloni büyüklügü 11000, Nosema
Apis ile bulasıklı kolonilerde ise bu sayı 14000 olarak tespit edilmistir.
Genç ve Kaftanoglu (1993) kısa girerken kolonilerin genç ve genetik kapasitesi
yüksek ana arılara sahip olmaları, saglam ve havalandırması yeterli kovanlarda
bulunmaları, asırı kıs kosullarına karsı korunmaları, kıslık besin stokunun yeterli
nitelik ve nicelikte olması ve hastalık etmenlerinin bulunmaması gerekliligini
bildirmektedir.
Arıların solunumla meydana getirdikleri nemin içeride birikerek arıları
etkilememesi için hava akımıyla kovandan uzaklastırılması gerekir. Bunun için
içinden hava geçiren bir üst örtü malzemesinin kullanılması, iç ve dıs kapakta yeterli
havalandırma delikleri bırakılması ve üstte nem emici madde (saman, talas, kepek,
kuru yaprak, gazete kâgıdı) bulundurulması gerekir (Eckert ve Shaw, 1960;
Wedmore, 1976; Johansson ve Johansson, 1978; Genç ve Kaftanoglu, 1993).
Kösoglu (1997) Trakya bölgesinde farklı kıslatma yöntemlerinin yasama gücü
ve koloni populasyon gelisimi üzerine etkilerini arastırmıstır. Yapılan denemede,
üstte bos ballıkla kıslatma yöntemi ile diger yöntemler arasında koloni kaybı ve arılı
çerçeve sayısında istatistik açısından bir faklılık bulunmamıstır. Kuluçka gelisiminin
incelenmesi sonucu, arıların kıslamada bos ballıga çıkmadıkları, ancak Mayıs ve
Haziran ayında arı kolonisinin genis alanda dagılmasından dolayı kuluçka
gelisiminin olumsuz etkilendiginin tespit edildigini bildirmektedir.
Kıslatma Türkiye arıcılıgı için de büyük önem tasımaktadır. Türkiye’de
alternatif kıslatma yöntemlerinin bilinmemesi nedeniyle ve iklim kosullarının da
etkisiyle her yıl kıslatma sırasında önemli miktarda arı kayıpları olmakta ve
yasayabilen kolonilerde koloni basına verim beklenilenin altında gerçeklesmektedir
(Genç ve Kaftanoglu, 1993).
Literatür bildirislerinden de anlasılacagı gibi kıslatma konusu öteden beri arı
yetistiricilerinin ve arastırıcıların ilgi odagı olmustur.
Yapılan literatür taramaları sonucunda, Büdel (1948, 1960), Verron (1955),
Wohlgemuth (1957), Owens (1971), Szabo (1988) tarafından yapılan çalısmalarda
kovan içi sıcaklık ve nem degisimlerini inceledikleri anlasılmıstır. Ancak bu
çalısmaya kadar kovan içinde olusan asırı nemi uzaklastıracak bir uygulamanın
32
kovan içi nem düzeyi üzerine etkisini ölçen bir yayına rastlanmamıstır. Bu nedenle
bu çalısmayla, üstte bos ballıkla kıslatmanın kovan içi sıcaklık ve bagıl nem degerleri
üzerine etkisi sayısal olarak tespit edilmeye çalısılmıstır.
Kovan içinde kıslatma boyunca saatlik veri kaydı yapılması zor bir islemdir.
Bu kayıtlar alınırken kovan içindeki ortam sartlarında degisiklige ve arılarda
rahatsızlıga neden olmadan kayıt yapılabilmesi sarttır. Bu zorluklar manuel olmayan,
yani otomatik kayıt yapabilen ve kovan içindeki bosluklara (0,95 cm) rahatça
yerlestirilebilecek kadar küçük boyutlarda bir cihazla asılabilirdi. Böyle bir cihazın
yurt dısında varlıgı arastırılmıs ve sadece A.B.D.’de yerlesik bir firma tarafından
üretildigi saptanmıstır (Anonim, 2006a).
Bu çalısmanın amacı, arıcılıkta üstte bos ballıkla kıslatma yönteminin kovan içi
bagıl nem, sıcaklık ve kolonilerin yasama gücü üzerine etkilerini arastırarak, kıs
mevsiminde kovan içinde olusan asırı nemin uzaklastırılmasını saglayacak maliyet
etkin ve basit bir yöntemin uygulanabilirligini ve etkinligini ortaya koymaktır.

2 yorum:

  1. Çok faydalı bir paylaşım olmuş, yeterince yararlandığımı düşünüyorum. Emeğinize sağlık..

    YanıtlaSil
  2. Tezimden bir bölümü kopyalayıp buraya yapıştırmışsınız. Bilginin yayılması adına iyi bir şey yapmışsınız. Ama nereden aldığınız ve kimin çalışması olduğu belli değil. Tamamını okumak isteyenler için aşağıya link koydum. NESİMİ KAYA
    http://www.belgeler.com/blg/v0x/aricilikta-ustte-bos-ballikla-kislatmanin-kovan-ici-bagil-nem-sicaklik-ve-koloninin-yasama-gucu-uzerine-etkileri-the-effects-of-wintering-with-empty-supers-on-relative-humidity-temperature-and-survivability-of-the-colony-in-beekeeping

    YanıtlaSil